Prof. Ergönül: "Türkiye’nin tedavi protokolünü hızlıca yenilemesi lazım.."

Prof. Dr. Önder Ergönül, COVID-19 tedavisindeki gözlemlerini açıkladı

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, Habertürk televizyonunda katıldığı canlı yayında COVID-19 pandemisinin seyri  ve ülkelerin tedavi yaklaşımları hakkında açıklamalarda bulundu:

“İyi haber, klinik olarak hastalık seyri önceki döneme göre hafifledi. Şu an bir virüs mutasyonundan söz etmiyoruz, ama klinik gözlemler sonucu gördüğümüz bu. Bu durumu Avrupa ülkelerindeki meslektaşlarla da paylaşıyoruz, daha hafif vakalar geliyor ve daha rahat kontrol edilebiliyorlar.

Ama Türkiye’nin tedavi protokülünü hızlıca yenilemesi ve güncellemesi lazım. Hızlıca tedavide ortak ulusal bir algoritmanın sağlanması lazım. Türkiye’de bu konuda sıkıntı var. Maalesef şu anda kaotik bir durum var. Hekimler kendi kafasına göre veya yaklaşımına göre bir şeyler deniyorlar. Bu çerçevede, o merkezden verilen algoritmik yaklaşımlar biraz yara almış durumda. Bunu da kabul edelim.”

Amerika Birleşik Devletleri’nin, çok daha farklı parçalı bir ülke olmasına rağmen, bu süreci daha rahat yönetebildiğini kaydeden Ergönül, şunları ekledi:

“NIH rehberleri var veya enfeksiyon hastalıkları dernekleri çok daha ağırlıklı şekilde hakim. Türkiye’de böyle bir sıkıntı da var.” Ergönül, artan vaka sayılarının altını çizerek, pandeminin ilk döneminde İspanya, İtalya ve Amerika’da yaşanan hastane kapılarında kalma durumunun yeniden yaşanmamasını umduğunu belirtti.

"Hastaneler yeni hasta alamaz duruma gelecek"

Prof. Dr. Ergönül, COVID-19 vakalarında hastanede kalma sürelerinin diğer hastalıklara göre daha uzun sürdüğünü ifade etti ve

“Siz by-pass operasyonu veya başka bir operasyon sebebiyle de yatsanız, hastaneden 2-3 gün içinde çıkabiliyorsunuz. Ancak bunda yatma süresi gerçekten uzun olduğu için hastanelerin ve yoğun bakımların şişme durumu var. Yani bir noktaya gelindiğinde artık yeni hasta alamaz duruma gelinecek. Buna çok yaklaşıldı.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Ergönül, şöyle devam etti:

“Örneğin ben yönetici olmuş olsaydım ki bir klinisyen olarak söylüyorum: Uykularımızı kaçıran bir tablo var şu anda. Mesela 2-3 hafta sonra ne olacak? Bu hızla gidersek bu ay sonunda ne olacak? Bu tüm ülkelerin problemi, Türkiye’de bunun bir parçası. Biz bunu söylerken tüm dünya resmine bakarak söylüyoruz. Türkiye’de şu anda bunu net bir şekilde yaşıyor. Çünkü hastaların erken taburcu edilmesi pek söz konusu olmuyor. Çünkü yatan hastalar zaten oksijen, entübasyon belki de yoğun bakım ihtiyacı olan hastalar.”

Haberin videosu için tıklayınız